Bisiklet Turculuğu,  İran Yolculuğu,  Yol Notları

İran’da İlk Konak Deneyimi!

Turgay’la birlikte 2 gündür İran’dayız. 

Sınır geçişi 👍

Tümen alma 👍

İran hattı alma 👍 

Yeni insanlarla tanışma 👍👍👍

Khoy’da gezerken bizdeki BiM’e benzeyen bir market görmüş,  merak edip içine girmiştik. Market fiyatlarını yoklarken oradaki arkadaşlar bize “Urmiye’ye de gitsenize, orası da güzelsir.” demişti. Turgay’la bir kaç saniye birbirimize bakıp ardından harita’da Urmiyenin yerine bakmıştık. Urmi’ye Khoy’dan 140 km; oradan Tebriz 135 km çekiyordu. Khoy’dan Tebriz ise 180 km civarında bir yoldu. Ee, gidelim o zaman, Tebriz’e erken varacağımıza 2-3 gün geç gideriz, sorun olmaz demiştik. 

Urmiye yoluna düştüğümüz günün sabahında önce bizi 2 abi çevirdi. Hoş beş muhabbetin yanında çay ve onların yöresel bir yemeklerinden ikram ettiler. Bizdeki kısır gibi ama değil. İnsanlar Survivor seviyor. Bu abi de türk kanalları ve survivar diyor. Haa, bir de İbrahim Tatlıses var, onu tüm İran dinliyor sanırım. Ardından asfalta çıkmıştık ki yolda bir turcu ile karşılaştık: İtalya’dan Mauro. Yolda olan kişiler hep birbirine yakın kafada oluyor. Mauro da 48 yaşında işini bırakmış, Moğolistan’a doğru yola çıkmış. 2 ayda İtalya’dan Khoy’a kadar gelmiş. Daha evelinde de sınır Avrupa içinde turlar yapmış ve yolda neye ihtiyaç var neye yok… Her şeyi aşmış diyebilirim. Çantası benimkinin yarısından azdı. 

Yolda Mauro gibi insanlarla tanıştığınızda, birbirinize ısınmakta hiç zorluk da çekmiyorsunuz.. Sanki 10 yıldır birbirinizi tanıyor, birlikte yol yapıyor gibi hissediyorsunuz. Bu farklı bir histir. Uzun süredir görmediğin kardeşin gibidir yoldaki o bisikletli. Konuşacak, birbirinize anlatacak çook hikayeniz vardır. Benzer duyguyu 2013’te Anadolu Sahilleri Turu’nu yaparken Uzungöl’de tanıştığım Eray’da da yaşamıştım. Kendinizi daha güvenli bir alanda hissediyorsunuz. Neyse, bu kadar anlatmak yeter, yola dönelim 😬

3 bisikletli olduktan hemen sonra sağlam bir yokuş başladı. Mauro ve Turgay yardırdılar önden. Ee, ikainin de yükü hafif. Benim bisiklet biraz ağır olunca geride kalmak kaçınılmaz oluyor. 7 km/s hızla rampayı tırmandım ama yine de yetişemedim. Normalde böyle uzun rampaları 5 km/s hızla tırmanır, enerjimi daha idareli kullanırım. 

Bisiklet sürerken yaşanan eklem ağrılar

Bu kadar yüklenmenin bir sonucu olarak sol dizimde yeniden ağrı başladı. Bir süredir bu diz ağrısını yaşıyorum. Bisiklet sürerken yaşanan eklem ağrılarının pek çok sebebi olabilir. Özellikle gün sonu yaşanıyorsa bu ağrılar, genellikle yeterli sıvı tüketilmemesinden kaynaklanır. Benimki öyle bir şey değil ama. Hamlık desem, hamlık da değil. Buraya kadar 700 km’den uzun yol yaptım. Oturma pozisyonu, yani koltuk ayarından da olabilir ama daha 500 km önce ince ayar yapmıştım. Sebebini pek anlayamadım ama ağrı can sıkıcı. 

Yol ilerledikçe ara ara yağmur çiselemeye başladı. Biz yağmurlukları geçirdik üstümüze, Mauro da alt üst yağmurluk varmış. Alt yağmurluk alma fikri çık kafamdan. 😂😂

İstanbul’dan çıktığım günden bu yana günlük rutinlerim biraz şaşırdı. Kahvaltı ve öğle yemeği saatlerim şaştı. Üstüne bir de İran mutfanğına ve marketlerine alışamayınca, düzen hepten tutmaz oldu. Neyse ki biraz fazlam var da, depodan harcayabiliyorum şimdilik. 

Mauro yemek için duracağını söylediğinde Turgay biraz ilerideydi. Rüzgar da karşıdan esince, arkadan seslenip öndekine kendinizi duyurmak bir hayli güç oluyor. Mauro’ya “ 5-10 km sonra yine buluşuruz” diyip Turgay’ın peşine tam gaz yazıldım. Pedala asılıyorum, saat 35-40 km/s hızları gösteriyor ama Turgay’ı bir türlü yakalayamıyorum. Turgay da bir kez olsun arkasına bakmıyor. Böyle bi 15 dakikaya yakın Turgay’ın peşinden gittim. Kabaca 8-10 km yol yani. Grup sürüşlerinde önünüzdeki veya arkanızdaki bisikletlilerle göz temasınız kaybetmemeniz gerekir. Hele ki bilmediğiniz bir coğrafyada bu daha da önem kazanıyor. 8-10 km aralık, uzun bir mesafedir. Gözle saç teli kalınlığında kalır insan. Bir teknik arıza, sakatlık ya da kaza durumunda kimsenin kimseden haberi olmaz. Geri dönüp bakmaya çalışsa, hem zaman kaybına hem ekstra yorgunluk olur. Üstüne bir de en kötü senaryoda dere, yar v.s bir yere uçarsa kişilerden biri, bul bulabilirsen. 🤦‍♂️ Kısacası, siz bu yazıyı okuyorsanız, sürüşlerinizde yoldaşlarınızla göz temasınıkaybetmeyin.  😇

Tabi bu mevzu biraz canımı sıktı ve gerildim.Günün ikinci kısmında yolumuzda daha uzun bir yokuş vardı. Yaklaşık 8 km. Mola vermeden tek nefes çıksam bile 1 saatten uzun rampa çıkacağım anlamına geliyor. Mola öncesi bir benzin istasyonu buldum ve aldığım alkolsüz Efes ile kendimi motive ettim. 😅😅 

Yokuş kamyonlar bakımından çok sert geçti. Hem sayıca çoklardı hem de yakın geçiyorlardı. Zamyad’lar yok mu o Zamyad’lar… onlar da yakın geçtiler. Yokuşun ortalarına doğru bir araba bizi bekliyordu, yanında ise gençten bir adam. Urmiye’den Ali. Urmiye’de gelin benim konağım olun dedi. Biz Mauro ile olabilir dedik, Turgay tamam dedi. 😂 Daha yokuşun ortasındayız, 60 km yol gelmişiz ve Urmiye’ye var daha 50 km yolumuz. Hele ki İtalyan’ın km’si 70’i gösteriyordu. O bana sordu varabilir miyiz diye, ben dedim, “I don’t think so.” 

Yokuşu bir şekilde bitirdik. Sonra yokuş aşağı yardırmadan önce yağmur geleceğini sezip ben yağmurluğu giydim ve inişe başladım. Mauro yolda durup giyindi, o sıra yine onunla koptuk. Yokuştan indikten sonra düzlük başladı ve yardırmaha başladık. Benim diz ise her pedalda sinyal vermeye devam etti. Bir yerde yemek için mola verdiğimizde Mauro bize yetişebildi. Km saatimiz 85’i gösteriyordu. 

Urmiyeye doğru giderken 90’ıncı km’de karşı şertten bir bisikletli gördük. Selamlaştık. Sonra peşimizde bitti eleman. Yine Urmiye’den Erfan. Ali’nin story’sinde görmüş bizi ve karşılamaya gelmiş bizi. Hoş beş sohbetle 100’ü devirirken bir bisikletli daha geldi. Olduk mu 5 kişi. Trafik arttı, biz sürü sepet gidiyoruz. 😂 Erdan da sürekli diyor ki Ali’nin evine 15 km kaldı. Gidiyoruz gidiyoruz, o 15 km hiç bitmiyor. Urmiye’ye girdik, bu sefer de Ali bitti arkamızda. 6 kişi devam ediyoruz. Ali de diyor ki “5 km kaldı. 5 gidiyoruz, diyor 4 kaldı. 😂😂😂 Bu çocuklarla mesafeler konusunda anlaşamayacağız o belli oldu. Günün sonun, şehrin merkezine 10 km mesafede bir çiftlik evine geldik. Bizim 124 oldu, Mauro 140’a dayandı. Evet, hiç sanmıyordum ama gün batmadan Ali’lere yetiştik. 

Akaşm Ali’lerin komşu ve arkadaşları geldi. Ortamda 2 Türkiyeli, 1 İtalyan, 8 İran’lı olunca konular da çok farklı oldu. Genel olarak hayat pahalılığı ve yaşam şartlarından konuştuk diyebiliriz ama. Otomobiller, yemekler, ülkelerin meşhur şarkıcıları… Konuklar gitti ve biz yan yana salona serilen battaniyelerin üstünde uykuya daldık. Ertesi gün Urmiye’yi gezeceğiz. 

Doğu Azerbaycan Eyaletinin Büyük Türk Şehri: Urimiye

İran’ın kuzey eyaletleri Türk bölgesi olarak geçiyor. Resmi dil Farsça olsa da halk Türkçe konuşuyor. Khoy, Urmiye, Tebriz, Erdebil… Nüfuslarının %90’ından fazlası Türkçe’yi kullanıyor. 

Bugünkü şehir gezimizde Ali ve Erfan bize rehberlik edecek. Bisikletlere atlayıp yola koyulduk. Erfan şehirde bize katılacak. Günlerden cuma olduğu için şehir nispeten sakin ama bugün İran’ın resmi birlik günü gibi bir şeyiymiş. Şehrin her yerindeki hoparlörlerden bir adamın söyledikleri inliyor. Şehrin büyük meydanlarından birinde ise devasa bir miting varmış. Kara kiliseyi görmek istediğimiz için bu meydandan geçmeliymişiz ama mitingten dolayı girdik ve çıkamadık. 

İran İstihbaratıyla Tanıştık

Biz meydandan çıkmaya çalışırken siyah gözlüklü abiler etrafımızı sardı. Nereden geliyorsunuz, nereye gidiyorsunuz muhabbetlerine girdiler direkt. Pasaportları da istediler, verdik. Mauro’num vizesinin fotoğrafını çektiler. İran’ın Türkiye’den vize istemediğinden ise haberleri yok. Anlattık ama bir türlü anlayamadılar. “Güzergahınız olmalı, onaylanmalı” diye bir şeyler gevelediler ama, bence onlar da ne istediklerin ya da neden bahsettiklerini pek bilmiyorlardı. Siz düşünün durumu. Neyse, bir şekilde onlardan paçayı kurtardık ve şehri gezmeye devam ettik. 

Urmiye’de Bir Bisiklet Topluluğu MTB Riders

Ali dün akşam şehri gezeceğimizden bahsederken birlikte bisiklet sürdüğü grubun liderinin de bizimle tanışmak istediğinden bahsediyordu. Bir buluşma ayarlayacağını söylediğinde ise bizce sorun yok demiştik. Bir kavşak noktasına geldik ve beklemeye başladık. Sonra peşi sıra kadınlı erkekli 20’ye yakın bisikletli çıkageldi. Bir anda etrafımız sarıldı, kiminle ne konuşacağımızı şaşırdık. Grubun içinde 4-5 tane kadın bisikletli de vardı. 5 sene öncesine kadar İran’da kadınların bisiklet sürmesi yasakmış. Halk tarafından oluşturulan kamuoyu, eylemler ve desteklerle kadınlar bisiklet sürme hakkını elde etmişler. Tabii bazı şartları varmış sürüş için. Şort ve tayt kesinlikle yok. Vücut hatlarını göstermeyecek kıyafetler seçmelilermiş v.s

Urmiye’de Gezilecek Yerler: 

Öncelikle şundan bahsedeyim, Urmiye bisikletle gezilebilecek bir şehir. Her gezi noktasında bisikleti bırakabileceğiniz güvenli bir alan bulabiliyorsunuz. Bulamadığınız noktada ise görevlilerden veya yakındaki esnaftan rica ettiğinizde bisikletinize göz kulak oluyorlar. Tabii yanınızda bisiklet kilidi de olmalı. 😇

Se Gonbad Kümbeti

İran’daki Büyük Selçuklu döneminden kalma kümbetlerin en iyi örneklerinden biri burada bulunuyor. Avlusunda ise yine farklı dönemlere tarihli arkeolojik kalıntılar yer alıyor. Hayvan figürlü mezar taşları, sütunlar, sütun başları… küçük bir alanda yer alan kümbetin hem bahçesi hem de kendisi biraz bakımsız kalmış. İran’da geçirdiğim sürenin ilerisinde daha iyi anlayacağım bir durum bu. İlerleyen yazılarda bunun nedeninden de bahsedeceğim.😉

Urmiye Müzesi

Müzede arkeolojik eserlerin yoğunlukta. Tarih öncesi dönemlerden başlayarak yakın döneme kadar belli başlı eserler sergileniyor. Benim aklımda kalan bir kaç mitolojik hayvan desenli seramik ve mühürler oldu. Müzedeki görevliler ise gayet yardımsever. Sorduğumuz pek çok soruya çok detaylı cevaplar aldık. 

Urmiye Etnografya Müzesi

Şehirde görülecek bir diğer müze ise daha erkezi bir kavşakta bulunuyor. Şehrin geçmişinden günümüze tüm etnik serüvenini bu müzede görebilirsiniz. Buradaki müze görevlileri de keza çok yardımcı oldular. Bizimle birlikte müzeyi gezip atlanabilecek detayların üstünde durdular. 

Urmiye Etnografya Müzesi

Kara Kilise

İran’daki en büyük kiliselerden biri olarak geçiyor bu kilise. Urmiye etnik bakımından Türk, Fars, Ermeni ve Kürtlerin ağırlıkta olduğu bir şehir. Bu klise ise Şehirdeki eröenilerin kullandığı bir ibadethane. 

Snt. Meryem Şapeli:

Şehrin biraz dışında, yüksek bir noktaya yapılan bu şapel biraz ağaçların arasında gizleniyor. Görmezseniz bir şey kaybetmezsiniz ama biz buraya yaklaşık 20 bisikletliyle birlikte geldik. Onlar getirince de bir şey diyemedik. 😅

Tarihi Urmiye Bazar

Yine gezimin sonraki kısımlarında daha iyi kavrayacağım bir şey ise pazarlar. Burada, yani İran’da, her şehirde bir tane tarihi pazar bulunuyor. Adamlar o pazar kültürünü aynen koruyorlar. Bizdeki Kapalı Çarşı gibi sadece turistlerin ve evlenecek olanların gittiği bir yer değil. Şehirde yaşayanlar aktif olarak alışverişini Pazardaki mağazalardan yapıyor. Biz cuma gittiğimiz için dükkanların bir kısmı kapalıydı. Doğru ışığı arayıp pazarın dokusunu fotoğraflamak için güzel bir zaman seçmişiz ama onun dışında Cuma günleri pazara gitmek büyük bir hata oldu bizim için. 

Şehirde irili ufaklı bir kaç cami v.s de vardı ama onları pek görecek gözümüz kalmadı. Yol üstünde Mauro Aliler’in ailesine ufak bir hediye almak istediğini söyledi. Bir tane pastaneye gidip tatlı bir şeyler aldık. Paketin haricinde elde yemelik de baklava gibi şerbetli bazı şeyler alıp oracıkta hepsini gömdük. 😬 İran’da bizimki kadar zengin bir pastane-fırın kültürü yok. Kahvaltı için öyle açma-poğaça bulamıyorsunuz. Tatlı konusunda da baklavalarını. Çok iyi olduğunu söylüyorlardı ama Anteplilerin yanına yaklaşamayacaklarını birinin onlara söylemesi lazım. Ben söyleyemedim çünkü misafirpeverlikleri bir harika. 😬

Urmiye’de Street Food

Ramazan ayında İran’a giderseniz gündüz vakti yemek yiyecek bir yer bulamayabilirsiniz. İnsanların oruç tutması kanunlarla da zorunlu hale getirilince, restoranların da açık olması çok saçma oluyor. Çoğu esnaf bu tarihte ya tadilat yapıyyor ya da dinleniyor. 

Erfan ve Ali bizi ara sokaklardan birine getirdi. Burada kepengi yarı açık bir dürümcüye girdik. Yer elma yumurta ismi verilen bir dürüm yedik. Yer elma, yani bizim bildiğimiz patates, yumurta ise yumurta. Lavaşın arasına fırınlanmış patatesle haşlanmış yumurtayı koyup yeşillikle sarıyorlar. Fiyatı ise içecekle birlikte 30.000 Tümen, yaklaşık 15 Lira. 

Yer Elma Yumurta

İşin özü, Urmiyeye gidilir mi diye sorarsanı, yolunuzun üstüne getirip yarım günden biraz uzun sürede bu yukarıdaki yerleri gezebilirsiniz. 

Urmiye’ye Nasıl gidilir?

Urmiye Hakkari Yüksekovadaki sınır kapımıza komşu bir şehir. Kara yoluyla Hakkari üzerinden ya da Van’dan geçip Khoy üzerinden gelebilirsiniz. Urmiye’de havalimanı da mevcut. Tam emin olamasam da yaz aylarında Türkiye’deki bazı havalimanlarına uçuşlar oluyormuş. 

Urmiye Yolculuğunu Youtube’da izlemek isterseniz de linki şöyle aşağıya bırakıyorum. 😇

Bir cevap yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir