İran Yolculuğu

Tebriz’in Yüzleri

Tebriz… 

Bir yanbancı olarak geldiğim bu şehirde, pek çok kişiyi tanıyarak ayrıldım. Şehir insanının sıcaklığından mıdır yoksa rutinlerini kıracak bir yenilik aradıklarından mıdır bilemem ama laf atan, tanışan pek çok kişi oldu. Daha önce benzer yollardan geçmiş turcu İbrahim üstat “bir merhaba demek kadar kolay tanımak” der.

Bana merhaba diyenleri anlatırken kronolojik mi başlayayım yoksa rastgele mi gideyim, bilemedim.
Neyse, ilk olarak Moli’den başlayacağım. 😃

Sakin Bir Turcu: Moli

İran’da Mouro’dan sonra tanıştığım ikinci yabancı turcu Moli’ydi. İlk konuştuk, dedi “I’m Moli.” Ben de dedim “I’m Mali.” Tabi takma adım olduğunu da belirttim. Yaşını tam hatırlamıyorum ama 25’inden küçüktü. Bisikletiyle Almanya’dan çıkıp gelmiş. Baya eski bir bisiklet kullanıyordu. Sosyal medya hesabı yoktu. Arkadaşlarıyla birlikte çevre aktivistliği yapıyormuş. Hayatı yavaş yaşamaktan, anı kaçırmamanın yolculukta önemli olduğundan v.s konuştuk. Fotoğraf makinesi bile yoktu Moli’nin. Sadece yoldaydı. Kendi için, sadece kendi için yolculuk yapıyordu. 

Tebriz’de Bir Japonca Tercüman: Sait Abi

Günlerin tekinde, bir akşam üstü yine aylak aylak dolanıyorum. Erfan’la Omit’in dükkana gitmek için yola koyuldum. yolda yürürken ağzım oyalansın; az da açlığımı bastıraın diye bir fıstık alayım dedim. Tabi yanında bira da olsa keşke fln diye içimden geçirirken karşıma bir kuru yemişçi çıktı. “Nerelisin, hangi şehirdensin?” gibi soruların ardından ben Ankaralı bir bisikletli tanıyorum. Dünyayı geziyor dedi Sait Abi. Yani, eğer tanıdığı ben değilsem ki ben dünyayı gezmiyorum ve yeni tanıştığımıza göre, “Abi Gürkan Genç’ten mi bahsediyorsun?” dedim, fotoğrafını gösterdim. “Hay yaşa, Gürkan!” dedi. Tabi bunu Azeri dilinde dedi. Dedim “nereden tanıyorsun?” Hikayesi biraz uzun ama özetle: Trabzon’da çay yetiştirmek için yapılan bir projede Japonlara çevirmenlik yapmak için Türkiye’ye gelmiş. O sırada Gürkan da Japonya turuna doğru yoldaymış. Orada tercümanlık yaptığı Kageyama abi de sonrasında Japonya’da Gürkan’ı evinde ağırlamış.

Tesadüfler ve tanışıklıklar… Sonuç olarak, bazen İngilizce bilen birisini bile bulamayacağım Tebriz’de Japonca tercümanı Sait abi ile tanışmak tam sürpriz oldu.

Halı – Kilim – Travel: Ali Reza Abi

Tebriz bazar’da yine aylaklığımın dibindeyim, nerede kaybolsam ya da nereyi fotoğraflasam diye dolanıyorum. Halıcılar çarşısından geçerken biri “Hello mr, how are you?” diye seslendi. Karşılık verdim, “Selam abi, ben Türk’üm.” diye. Beni İspanyol’a benzeten Ali abi önce çay ısmarladı, sonra da çarşıda mini bir gezi yaptırdı. Atölyesine götürüp aşiret mallarından oluşan koleksiyonunu gösterdi. Onun anlattıklarından halı ve kilim dünyasına güzel bir giriş yaptım. Kendisi aşiret malları uzmanıymış ama aynı zamanda turizm rehberliği belgesi de varmış. Anlayacağınız tam bir Arif Işık. Bir Gora’ya gitmesi eksik. 😬 Şaka bir yana, onunla karşılaşmam ve bana aktardıkları sayesinde halı ve kilim işçiliği hakkında çok şey öğrendim. Halların sadece halı değil, çok fazla hikaye barındıran kitaplara benzerdiklerini keşfettim. 

1 Dil 1 İnsan: Dikiş Makinası Tamircisi Ali Abi

Bu yazıyı okurken bunu çok okudunuz ama yine bir gün Tebriz’de aylaklık yapıyorum, google maps’te sırf yaparken bir lokasyon gördüm: “Ali’s Shop” Fotoğraflarına tıkladım. 50’li – 60’lı yaşlarda bir abi ve yanında bir sürü turistle çekilmiş fotoğraflar. Merakımı gidermek için dükkanı aramaya başladım. Caddenin bir kaç basamak altında, ara bir yerde buldum Ali Abi’yi. Beni görünce el etti zaten.
Vaktinde bir yabancı turistin yolu dükkanıyla kesişmiş. O zaman ingilizce öğrenmeye başlamış. Bu süreçte de geleni gideni eksik olmamış. Her gelene de çay ikram etmiş, kimisine yemek ısmarlamış. Küçücük dükkan harbiden yol geçen hanına dönmüş. İlk gittiğimde ramazandı, çay içemedim ama bayram sonrası bir kez daha uğrayıp çayını içtim. 😬 Ne yapayım, Ali Abi’ye gidiyorsan o çay içilecek. 

Emekli Bir Öğretmen: Hafiz Ekberpul

Tebriz’de konakladığım Darya Guesthouse’un hemen yanında Gülestan parkı adında bir park vardı. Orayı gezip fotoğraf çekerken biri arkamdan geldi, “perspektif!” dedi. Bi’ baktım, bisikletli bir dayı. Ayak üstü iyi kitledi beni. Ağzı kalabalık, neler neler anlattı. Günün sonunda çok memnun diye ayrılacakken “Hafız abi, bir fotoğrafını çekeyim mi?” dedim. Cebinden çıkardığı tarakla saçını düzeltti ve biraz gergin poz verdi. Onu biraz güldürünce güzel fotoğraf oldu. 

Yolda merhabalaştığım herkese selam olsun. 🙋‍♂️

Tebriz gezi notlarına göz atmak için buraya tıklayabilirsiniz. 😇

2 Yorum

Bir cevap yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir