Kazakistan Yolculuğu,  Yol Notları

Orta Asya’da İlk Şehir: Almatı

Öncelikle şunu söyleyeyim, bu yazıda Tebriz Gezi Rehberi gibi nokta nokta bir yolculuk tüyoları bulamayabilirsiniz. Bu Almatı yazısı biraz daha doğal akacak.

Selam Orta Asya, Ben Geldim yazısından hatırlarsınız, Almatı’ya gelme yolculuğum biraz heyecanlı ve koşturmacalı geçmişti. Asya Bisiklet Turu boyunca belli başlı noktaları kendime kerteriz aldım ve sonrasında sadece yolculuk yaptım. Bu doğaçlama tarz sayesinde pek çok kişinin göremediği yerleri keşfederken bazı popüler noktaları da gözden kaçırmışlığım olmuştur. Almatı’yı da bu doğaçlama ruh haliyle keşfettim tabii ki. Mesela şehrin içinde her yere ulaşan çok güzel bisiklet yolları olduğunu baştan bilmiyordum. O yüzden hostele giderken Almatı’nın çevre yolunu kullandım. Sabah trafiğinde, en aktif ve hareketli yolu tercih etmek pek hoş değildi.

Dünyanın her yerinde olduğu gibi kalacağım hostelde de giriş 14.00’dı ama ben sabah 7.30 gibi oteldeydim. Biraz koltukta şekerleme yaptıktan sonra hostelin işletmecisi halime arayıp tuttuğum yatağımı o curcuna içinde gösterdi bana. Ranzama geçip bir güzel kestirdim; malum tüm gece uyumamıştım.

Almatı’da Bir Eski Dost

Almatı’da ilk yaptığım şey bisiklete atlayıp eski bir arkadaşla buluşmak oldu. Şimdi böyle okuyunca yeni geldiğim bir yerde eski bir arkadaşı hem de aynı gün nasıl bulduğumu düşünebilirsiniz. Dünya küçük, gezginler her yerde. İran’da Turgay’la birlikte 2 gün pedal attığımız İtalyan bisikletçi Mauro ile Almatı’da buluştuk. Arabulucu hakimli olan Mauro da benim gibi gap year vermişti kendisine ve evinden bisikletle çıkıp doğuya doğru ilerliyordu. Urmiye’de ayrıldıktan sonra geçen 3-3,5 aylık süreçte Mauro hem İran’ı geçti hem Azerbaycan’ı hem Kazakistan’ı hem Özbekistan’ı hem de Kırgızistan’ı geçti. Çok fazla hem dedim, biliyorum. Ama Mauro bu “hemlerin” hepsini hak ediyor. Hızlı ve hafif ilerliyordu Mauro. Gereksiz gördüğü yerlerde bisiklet sürmekte ısrar etmeden hareket ediyordu.

Bir fast food’çuda buluşup pizza yedik. Aradan geçen 3 aylık sürede başımızdan geçenleri hızlıca güncelledik. Ben ondan daha çok Kırgızistan ve Özbekistan rotası hakkında bilgiler ve tüyolar aldım. “Mali, Kırgızistan’ı çok seveceksin; Alpler gibi…” dedi bana. Yolculukta beni en çok heyecanlandıran noktalardan biri zaten orasıydı. Mauro’nun bu sözleri de beni iyice gaza getirdi. Yola çıkıp vakitlice yıllılarla birlikte pedallamaya can atıyordum.

Almatı’da Görülecek Yerler

Yazının başında liste gibi olmayacak demiştim ama biraz fikrimi değiştirdim. Hadi ufak bir kaç maddede benim dikkatimi çeken yerleri toplayayım.

Kazakistan Cumhuriyeti Merkez Devlet Müzesi

Bir ülke, bölge ya da şehirde gezmeye başlanacak en güzel nokta etnografya müzeleridir. Almatı’da bu müze Kazakistan’ın kültürel çeşitliliğini, komşularıyla bağını, topraklarındaki değerleri çok güzel sergiliyor. Müze koleksiyonundaki en önemli parça “Altın Elbiseli Adam” zırhı. 1969 senesinde bir mezarda bulunan bu parça Sakalar’ın altın zanaatı konusunda ne kadar ileri olduklarını gösteriyor.

Zenkov Katedrali

Almatı şehrinin simgelerinden biri Zenkov Katedrali diyebilirim. Kentin ortasındaki ufak bir yeşil alanın ortasına konumlanmış katedralin renkleri daha içine girmeden sizi kendine çekiyor. Peri masallarında fırmış bir şato gibi gözüken katedralin içi de dışı kadar güzeldi. 1907 yılında barok tarzda inşa edildiğini öğrendiğimde de biraz şaşırmıştım açıkçası.

Yeşil Pazar

İpek yolu güzergahı üstündeki şehirlerin pazar kültürleri günümüze kadar bir şekilde hayatta kalmışlar. Bunu İran’da çok iyi şekilde deneyimlemiştim. O yüzden Almatı’da yerel pazarı görmek istedim. Yeşil Pazar’ın ismi muhtemelen fiziksel olarak yeşil renkte olmasından geliyor olabilir. Pazara önce üst baş satan bir kısımdan giriyorsunuz. Oradan sonra sebze ve turşu satan tezgahlara geçiyorsunuz. Bir yerden sonra tavuk sergileri başlıyor. Tavuğun peşine sırasıyla koyun, inek, at ve domuz satan kasap koridorları geliyor. İlerledikçe koku daha da ağırlaşıyor. Evet, Orta Asya’da At eti ile ilk karşılaşmam bu pazarda oldu. Pazarda dikkatimi çeken bir diğer şey tezgahlarda ağırlık kadınların olmasıydı. Hatta berber dükkanı gibi yerleri bile kadınlar işletiyordu. Bizim ülkemize göre Orta Asya’da kadının ekonomiye aktif katılımı daha fazla.

Almatı Metrosu

Asya Bisiklet Turu’nda görmek istediğim şeylerden biri de sovyet metrolarıydı. Tiflis, Taşkent ve Almatı… Tabii Almatı Metrosunun Modern Kazakistan zamanında bitirilmiş ama temellerini Sovyetler zamanında atmışlar. Çok uzun bir yapım süreci olmuş. Tipik soğuk savaş esintilerini bu metroda da görüyorsunuz. Çok derine olmasa da yine derine yapılmış tüneller, ferah bir iç mekan ve birbirinden farklı tasarımdaki istasyonlar. İstasyonların nükleer savaşta sığınak olarak kullanılmasının önünde hiç bir engel yok.

Sosvyet Mimarisi

Tüm şehir başlı başına Sovyet mimarisinin bir eseri olduğunu söyleyerek bu bölüme başlayabilirim. Birbirine paralel uzanan geniş mi geniş caddeler ve onları dik kesen sokaklar. Kafanızı kaldırdığınızda gördüğünü ben SSCB zamanından kalmayım diyen binalar. Güzel duvar resimleri… Bence Almatı’da yapılacak en güzel şeylerden biri aylak aylak dolaşıp kahve – bira içmek. Gece olunca ana caddeler daha da hareketleniyor ve her yaştan insan sokaklarda oluyor.

Almatı’da Kültür

Almatı demografik olarak kozmopolit bir yapıda. Ruslar, Kazaklar, Kırgızlar, Koreliler… Çok faklı etnik kökene sahip insan yaşıyor bu şehirde. Sovyetlerin bu şehir ve Kazakistan’la ilgili politikaları etkili tabii bunda. Dil ve alfabe olarak çok uzun süre Rusça kullanılmış. İnsanlar evlerinde bile Kazakça konuşmamış; Rusça’yla hayatlarını sürdürmüşler. Bu sebepten Orta Asya’nın diğer ülkelerine göre yerel halkla iletişime geçmek biraz daha zor oldu benim için.

Para birimi olarak da Tenge kullanıyorlar. Türk Lirası karşısında Tenge de yine değerli bir noktada. Şu an 1 TL X Tenge gibi bir açıklama yapamam malum sürekli bir şeyler değişiyor. Yeme içme olarak da hem denenecek yeni lezzetler hem de güvenli limanlar bulabilirsiniz. Aralarda tabilotçulara girebilir ve oralardan istediğiniz gibi seçerek yemek yiyebilirsiniz.

Almatı etrafı yüksek dağlarla çevrili bir şehir. Sokakların arasındaki kanallarda tertemiz sular akıp gidiyor. Bu suların kafanızı çevirdiğinizde gördüğünüz buzlu zirveden eriyip geldiğini düşünmek ilginç. Burası aynı zamanda popüler bir kış turizmi noktasıymış.

Sonraki Kazakistan yazısında görüşmek üzere…

Bu arada burada okuduklarınızın bazılarını izlemek isterseniz de aşağıdaki videonun ikinci yarısına göz atabilirsiniz.

Bir cevap yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir