Tebriz Saat Kulesi
İran Yolculuğu

Batı Azerbaycan’ın Başkent’i: TEBRİZ

Tebriz’e pedallamadan önceki akşam, şehre komşu illerden Ilhıcı’da bir ailenin konuğu olmuştuk. Ilhıcı’dan öğlene doğru çıktık, 35 km’lik yolu 1,5 saatlik pedalla geride bıraktık. 

Urmiye’deki bisikletçi arkadaşlardan aldığımız Tebriz’li bisikletçinin dükkanına doğru Tebriz’in karmaşık trafiğinde Turgay’la ilerliyoruz. Yolda bizi görenler yavaşlıyor, camdan laf atıyorlar: “Yorulmayasın!” Ya da “Hoş Geldiniz!” “Yaşasın Azerbaycan!” “En büyük Türk Milleti” 

İran’ın’ özellikle de şimdiye kadar içinde bulunduğum Azerbaycan bölgesinin misafirperverliğini şimdiye kadar Türkiye’de bile görmedim. Bu durumun birincil sebebi tabii ki bisikletin arkasındaki Türk Bayrağı. İkincisi ile buranın kültürü… Yolda olana yardım etme, onu ağırlama eksiğini gediğini tamamlama burada bir adet. Türkiyeli yerine bir İtalyan olsam, yine aynı samimiyeti ve sıcaklığı bulacağımıza eminim. 

Sokaklar arasındaki adres bulma mücadelemiz sona erdi, bir seri bisikletçinin olduğu yerde, aradığımız dükkanı ve kişiyi bulduk: Erfan. Erfan da bir Azerbaycan Türkü. Ortaklaşa anlaştığımız Tükçe’yi pek konuşamadığını söylese de işine gelince gayet güzel konuşuyor. Bunun yerine İngilizce konuşup anlaşmayı tercih ediyor. Biz de onun tercihine saygı iletişimde olduğumuz süre boyunca onunla İngilizce iletişim kurduk. 

Tebriz’de Konaklama

Erfan ilk olarak dana önce misafir ettiği bir arkadaşının kaldığı oteli aradı. Kişi başı oda fiyatı 20 Euro civarında olunca bize biraz pahalı geldi. Ardından Lonely Planet’ten bulduğumuz Darya Guesthouse’u aramasını rica ettik. Orası da 2 kişi için 10 Euro diyince okey olduk. Erfan önde biz arkada, Darya Guesthouse’un yolunu tuttuk. 

Tebriz için tabii ki daha farklı seçenekler de mevcut. Gülestan Parkı’nın çevresinde bir kaç tane 3 yıldızlı otel daha bulunuyor. Konforları ve kaliteleri daha yüksek seviyede. Tabii ki konfor artınca ücret de artıyor. Ben tek kişi için sorduğumda günlük 320 Tümen, yaklaşık 160 TL ya da 12-13 Dolar civarı bir ücrete denk geliyor. Ama Darya içlerinde fiyat performans olarak en uygunu diyebilirim. 

Tebriz’de İletişim

Tebriz’in nüfusunun %99’u Türk diyebilirim. O yüzden herkesle çok rahat şekilde Türkçe konuşarak iletişim kurabiliyorsunuz. Bir alışma süreciniz elbet oluyor ama ben o süreci Tebriz’e gelmeden önceki 5 günde üç aşağı beş yukarı atlattığım için şehirde pek sorun yaşamadan rahatça gezebildim. 

Ek olarak burada tanışacağınız insanların pek çoğu ya Van’a ya da Iğdır’a gitmiş. İstanbul, İzmir, Ankara gibi şehirlerimizde bulunanların sayısı da yadırganmayacak kadar fazla. Bodrum’da çalışan, Trabzon’da iş yapan derken liste böyle uzayıp gidiyor. Hatta zorlasanız, Konya’ya komşu Türkiye’nin 82’nci şehirinde gibi bile hissedebilirsiniz kendiniz. 🙂 

Tebriz’de Gezilecek Yerler

Başlangıç olarak aklımızda şöyle bir soru vardı: “Tebriz kaç günde gezilir?” Sonrasında farkettim ki Tebriz’de gezmek için ne kadar zaman ayırırsanız ayırın, elbette geride kalan bir şeyler olacak çünkü her köşede irili ufaklı pek çok yer bulacaksınız. 

Benim gidip gördüğüm noktaları şöyle aşağıya sıralıyorum efem. 

Tebriz Büyük Pazarı

Tebriz Pazarı, Ortadoğu’nun en büyük kapalı pazarı olarak bahsediliyor. İpek Yolunun Anadolu’dan önceki son büyük durağı olan pazarı anlatmak için biraz klişe bir terim kullanacağım. Yüzyıllardır şehrin kalbi Tebriz Pazar’da atıyor. Pazar bahsedildiği kadar büyük. Baharatçıları, halıcıları, ayakkabıcıları, kuyumcuları derken, iç içe geçmiş çarşıları uzayıp gidiyor. 

Tebriz Pazarının uzunluğunun 1 km olduğunu söyleyen de var, 7 km olduğunu söyleyen de. Bence 7’ye yakın bir uzunlukta. Pazar 2010 yılında Unesco Korunması Gereken Dünya Mirasları Listesi’ne alınmış. Bu sebeple artık daha da bir sahip çıkılıyor bazara bence. 

Burada halıcılar çarşısına ayrı bir parantez açmak lazım. Tebriz Cuma Cami girişinden ilerlediğinizde sağlı sollu halıcılar ve yün iplikçiler başlıyor. Size şöyle de diyebilirim, Tebriz, İran halılarının da başkenti aynı zamanda. Pazarın içinde, kuytu atölyelerinde hala el yapımı halı ve kilim işleyen ustalara rastlayabilirsiniz. Onları görmek için ya bir rehbere ya da kuytu üst katlara çıkma cesaretine sahip olmalısınız. 

Halıcılar çarşısında tanıştığım Ali Reza abi beni atölyesine davet ettiğinde, bu dünyanın ne kadar büyük ve altında ne denli farklı hikayeler barındırdığını da keşfetme şansım oldu.

İlerleyen süreçte bir zaman bulursam, Ali abi’nin atölyesinden de çok güzel bir video hazırlayacağım.  

Gök Mescid

Tebriz’de beni en çok etkileyen ve aynı zamanda en çok üzen yer Gök Mescid oldu. Gök Mescid Karakoyunlu hükümdarı Cihan Şah tarafından 15. yüzyılda yaptırılmaya başlanmış. Sonrasında ise Akkoyunlular tarafından tamamlanmış. Yapıya aynı zamanda Mavi Camii de deniyor. Bunun sebebi ise içinde ve dışında yer alan göz alıcı mavi çinileriymiş. Şu an dış cephesinde çiniler yok denecek kadar az. İçeridekiler ise bir hayli tahrip olmuş. 

Karşısına geçip oturduğunuzda uzun uzun seyretmekten kendinizi alamayacaksınız. Turist kalabalıklığına rağmen insana farklı bir huzur veriyor. 

Bu arada, Mayıs 2022’de giriş ücreti yabancılar için 100.000 Tümen’di. Türk parası ile yaklaşık 50 ₺

Azerbaycan Müzesi

Azerbaycan Müzesi için bölgenin etnografya müzesi diyebilirim. Urmiye müzesinden biraz daha büyük ama birbirlerine benziyorlar. İran’a geçmeden önce Van Müzesi’ni de taze ziyaret etmiş biri olarak, bizim Doğu Anadolu ile bölgenin birbiriyle ne kadar yakın olduğunu daha iyi anladığımı söyleyebilirim. 

Giriş ücreti burası için de yabancıya 100.000 Tümen. Lakin size tavsiyem pazarlık yapın 🙂 

Şairler Anıtı

Bu anıtın fotoğraflarını Google’da görüp gitmek istemiştim. Gittiğime de değdi açıkçası. Gayet ihtişamlı duruyor. Gittiğimde etrafında tadilat olduğu için içeriye girmedim. Önündeki parkta ise güzel müzikli bir eğlenceye denk geldim. 🙂 

Saat Kulesi

Tebriz Saat Kulesi aynı zamanda şehir müzesine de ev sahipliği yapıyor. Şehrin eski itfaiye tesisatlarından tutun da şehitlerine kadar bir çok anısını burada görebilirsiniz. Üst katında ise büyük bir halı salonu var. Oradaki halılar gayet etkileyici ve güzeldi. Saat kulesinin arka bahçesini de çok sevdiğimi söylemeden geçemeyeceğim. Bir anda gürültüden uzak, ağaçların altında, serin bir köşede bulabiliyorsunuz kendiniz. 

Saat kulesinin diğer bir özelliği ise yapının Alman mimarisinin bir örneği olması. Üzerindeki saat ise Londra’daki meşhur Big Ban ile bire bir aynıymış. O yüzden kimi kaynaklarda Big Ban’in kardeşi diye geçiyor. Ülkenin geçmişindeki İngiltere ile ilişkisini bilmeseniz, Londra nere Tebriz nere diyebilirsiniz. 

Behnam Evi

Şu an Tebriz İslam Sanatları Üniversitesi’nin Mimarlık Fakültesi’ne ev sahipliği yapan Behnam Evi aslında 4 farklı ailenin 4 farklı evinden oluşuyor. Mimari olarak birbirine benzeyen bu evlerin dış ve iç detayları birbirinden ayrılıyor. Özellikle duvar süslemeleri ve renkli camları 18. yüzyılda İran mimarisinin ne kadar estetik olduğunu bize gösteriyor. 

Bu arada buranın da girişinde 100.000 Tümen ödedim. Öğrenci gibi hiç renk vermeden girsem girilirdi ama Doğrucu Davut’luğum tuttu. 🙂 

Şah Gölü

Şehrin güneyinde kalan Şah Gölü yereller için tam bir ortam mekanı. Genç yaşlı her kesimden insanı orada görebilirsiniz. Şah Gölü, Şah’ın kendisi için yaptırdığı bir ufak bir saraymış. Buradaki göl ise aslında göl değil, havuz. 🙂 İslam devriminden sonra kocaman bir park olarak halkın hizmetine açılmış. Saray kısmında restoran ve kafeler yer alırken yanında lunapark gibi yerler de bulunuyor. Şehir merkezinden metroyu kullanarak gidebilirsiniz. 

Tebriz’e Yakın Yerler 

Kadovan

Tebriz’e araçla 1 saat uzaklıktaki Kandovan, İran’ın Kapadokyası olarak anılıyor. Bizimkine kıyasla bir hayli küçük olan bu köyde insanların bir kısmı tüv tabakalarının içine oyulmuş evlerde yaşıyor. Bu evlerin yanında daha yakın zamanda yapılmış tuğla binalar da bulunuyor. Gidip görmesek olur mu derseniz, bence olabilir. Ama vaktiniz var ve biri hazır sizi götürüyorsa gidip bir bakabilirsiniz. 

Culfa 

Tebriz’e 150 km mesafede kalan Culfa, İran’ın Nahcivan ile sınır şehri. Culfa’ya sadece sınır görmek için gidilmez tabii ki. Oranın önemli noktası, şehir merkezine 20 km uzaklıktaki Aziz Stephanos Manastırı. Bu manastır da tıpkı Tebriz Pazar gibi UNESCO Korunması Gereken Dünya Mirası listesinde yer alıyor. Manastırla ilgili detayları ise bir sonraki yazılarda, Aras bölgesini anlatırken vereceğim. 

Tebriz’de Ne Yenir?

İran sınırlarına gezmeye başladığım günden bu yana yemek konusunda herkesin söylediği oratak şey, en güzel yemeklerin evde yapıldığıydı. Türkiye gibi gastronomi konusunda zengin bir ülkeden geldiğimizi de düşünürsek, İran mutfağı bizi pek tatmin etmiyor. Mesela bizdeki gibi bir kahvaltı kültürü yok. Çeşit çeşit peynirler, zeytinler, pişi, simit gibi hamur işleri bulamıyorsunuz. 

Kahvaltı için bir şey bulamadığımızı düşünürsek, ana yemeğe geçebiliriz. 

Abgoosht Kebabı:

Abgooosht’u yemek istiyorsanız öğlen yemeği saattinde, fazla geçe kalmadan bir restoran bulmalısınız. Her restoran belirli adette pişiriyor ve bitince bitiyor. 

Tüm porsiyonlar kendi kabında, buğulama fırınlarında pişiriliyor. Her bir kap, ki bu kaplara seri diyorlar, içinde patates, nohut, domates, soğan, kemikli et ve kuru erikle et suyu içinde pişiriliyor. 

Ben, yemek için Tebriz Grand Bazar’ın içindeki Baradaran Restoran’a gittim. Abgoosht’u Sangak ekmeği, kuru cacık ve yarım soğanla birlikte servis ediyorlar. Yanında da ekşi ayran içtim ki off, içtiğim en güzel ayranlardandı diyebilirim. 

Abgooosht’un nasıl yendiğini görmek için videoyu izleyebilirsiniz 😇

Tebriz Köftesi

Tebriz köftesi bildiğimiz köftelerden biraz büyük. Biraz içli köfteye benziyor ama bir hayli büyük ve sulu olduğunu düşünün. Pirinç pilavı ile servis ediliyor. İçinden erik çekirdeği çıkabilir, bilginiz olsun. 

Tebriz’de Kebap Yenir mi?

İran’ın gezdiğim yerlerinde kebap 1’ncil restoran yemeğiydi diyebilirim. Bizim bildiğimiz Urfa kebap burada her yerde var. Onun yanında şişte safranlı tavuk da bulabilirsiniz. Yediğim ızgaraların hiçbiri vaow dedirtmedi ama günü kurtardı. 

Tebriz’de Fast Food

İran’da ve Tebriz’de beni şaşırtan bir diğer konu ise her yerde fast food restoranlarının olmasıydı. Bir akşam dayanamadım ve Daş Dükkanlar bölgesindeki bir restorana gittim. Ortaya karışık bir hamburger sipariş ettim ve abartısız kafam kadar hamburger geldi önüme. İçindeki sosis de çok lezzetliydi. Gazlı içecekle birlikte yaklaşık 50 ₺ gibi bir ücret ödedim. 

Yemek konusunu kapatmadan önce şunu da söyleyeyim Tebriz’de hatta İran’da porsiyonlar bir hayli büyük. Miğdenizin 2 katı pilav falan getiriyorlar. Hem gözünüz hem de karnınız doyuyor. 

Tebriz’de Para Nerede Bozdurulur?

Tebriz’de paranızı Kapalı Pazar’ın kuyumcular bölümündeki exchange dükkanlarında bozdurabilirsiniz. Bozdurmadan önce muhakkak TL ya da Dolar’ı ne kadar Tümen’den bozduklarını sorun. Size tavsiyem yolda önünüzü “Dolar” diye kesen adamlardan para bozdumayın, çünkü onlar %10 civarında komisyon alıyor. Para bozdururken ufak bir pazarlığa da girişebilirsiniz. Çünkü 10-20 Dolar gibi küçük paralarda daha düşükten bozmaya çalışabiliyorlar. 

Ben Tebriz’de toplam 8-9 gün geçirdiğim için artık bazı esnaflarla ahbap olup komisyon vermeden, değerinde para bozdurmayı başardım. 

Tebriz’e Ulaşım

Bu sayfayı az çok takip ediyorsanız, benim Tebriz’e bisikletimle gittiğimi zaten biliyorsunuzdur. Ama bisiklet dışında nasıl gidilir diye merak ediyorsanız, İstanbul’un iki havalimanından da Tebriz’e karşılıklı seferler bulunuyor. Onun dışında Tebriz-Van arası taksiler bulunuyor. 200-250 lira gibi bir ücrete bu aradaki mesafeyi gidebiliyorsunuz. 

Ayrıca Tebriz’den İstanbul’a direkt otobüs olduğu da söyleniyor ama ben pek tavsiye etmem. Çünkü İstanbul’dan Van’a zaten yolculuk 24 saat sürüyor, Tebriz de rahat 30 saat çeker. 🙂

Tebriz Gezi Videosuna Göz Atın

Bir yorum

Bir cevap yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir